Bir dağın eteğine yaşadım en güzel yaşımı. Ağıt yaktı isem de dağ dinledi. Sevinçten haykırdı isem de dağ duydu. Bende sevdim dağ gibi olmayı. Biri geldi sırtını dayadı güç olmaya çalıştım. Bir diğeri geldi derdini taşındım. Meyveler verecek ağaçlara kök oldum. İzler birikti eteklerime, rüzgara bile dost oldum. Direnip de zirveye çıkan olmadı. Dayanıp da iyi ki vardın diyen. Bir süre sonra hiç fark edilmedim. Ben baktım, ama artık alışılagelmişin ta kendisiydim. İz bırakılmasını dilediğim binlerce yol vardı. Eteklerim çalılarla doldu. Ben bir dağ idim. Yazın ortasında karlı kaldım. Şelaleler verip de bir kuru toprakla kaldım.
Bir gün bir deniz gördüm. Önce taşıdı beni, nazik bir hal ile... Ardından kulaklarıma doldu. Bir kendi nefesimi duyar oldum. Geri kalan her şey birden uğultu ile kayboldu. Bir kendi nefesim, bir de gök yüzüne uzanan bakışlarım kaldık. Deniz bana fısıldadı. Önce kendi nefesin. Önce sen kendi nefesini işitmelisin. Ayaklarımın üzerine doğruldum. Denizin dibinde binlerce kum. Kenarlara doğru uzandım taşları, ağaçları içine düşen, kendin olmayan ne varsa kıyıya vurduğunu gördüm. Düşünce boğazımı yaktı, nefesimi kesti. Ben yine de vazgeçmedim denizde yürümekten. Tekrar ve yine tekrar o tuzu duyularımda hissettim. Denizdi bu tuzu ile kabul etmem gerektiğini gördüm. Herkesi kucaklıyor ama ilmini bileni taşıyordu. Her yerde yoktu. Kendini özletiyordu. Hırçın ise yaklaşanı olmuyor, sakin ise de herkesi kucaklıyordu.
Dağ olmak omurlarıma bir toprak ve taş yığını biriktirdi. Üstelikte kimsenin görüp de farketmediği...
Tüketilen bir birikim.
Ben de artık deniz olmayı seçtim..
Önce kendi nefesimi dinlemeyi.
Herşey ile yalnızca cesareti olanların bulunabildiği.
Dileyince kucaklayan, dileyince hırçınca yok sayan.
Ben deniz gibi olmayı seçtim.
Eses
Yorumlar
Yorum Gönder